Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) ile Eğitim Reformu Girişimi (ERG), “Geleceğin Dünyasına Hazırlanırken Eğitimin Bütçesi” başlıklı raporunu yayımladı. Çalışma, Türkiye’de eğitim harcamalarının düzeyini ve dağılımını uluslararası normlarla karşılaştırarak değerlendirdi.
Rapor, Türkiye’nin eğitim harcamalarında kritik alanlarda geride kaldığını ortaya koyuyor. 2022 verilerine göre eğitim harcamalarının yüzde 78,9’u kamu, yüzde 20,3’ü hanehalkı, yüzde 0,8’i uluslararası kaynaklardan sağlandı. Kamu harcamalarının Gayrisafi Yurt İçi Hasıla’ya (GSYH) oranı yüzde 2,6’da kalarak dünya ortalaması olan yüzde 4,5’in gerisinde kaldı. Toplam kamu harcamaları içindeki oran ise yüzde 10,6 ile UNESCO’nun önerdiği yüzde 15–20 bandının altında.
OKULÖNCESİ EĞİTİME AYRILAN KAYNAK DÜŞÜNDÜRÜCÜ
Öğrenci başına yapılan kamu harcaması 3.108 satın alma gücü standardı ile AB ortalamasının üçte biri düzeyinde. Bu durum, kalabalık sınıflar ve yetersiz altyapı riskini artırıyor. Okulöncesi eğitime ayrılan kaynak yüzde 6,7 ile en düşük seviyelerden biri olurken, yükseköğretimde yüzde 34,1 ile en yüksek payı ayıran ülkeler arasında yer aldı.
Depremlerin ardından 2023’te eğitim harcamaları reel olarak yüzde 25,1 arttı. 2024’te eğitimin GSYH içindeki payı yüzde 3,9’a yaklaşarak uluslararası eşiğe yaklaştı, ancak 2025’te yeniden yüzde 3,5’e geriledi. 2026 Orta Vadeli Program kapsamında Milli Eğitim Bakanlığı’na 1,94 trilyon TL tavan ödenek ayrıldı, bu da merkezi bütçenin yüzde 11,3’üne denk geliyor.
ÖNERİLER
Rapor, Türkiye’nin geleceğe hazırlanabilmesi için şu önerileri öne çıkarıyor:
Kamu eğitim harcamalarının GSYH içindeki payı yüzde 4–6, toplam kamu harcamaları içindeki payı yüzde 15–20 bandına çıkarılmalı.
Okulöncesi eğitim zorunlu ve ücretsiz hale getirilmeli, bağımsız anaokulu yatırımları hızlandırılmalı.
Afet dayanıklılığı, dijital altyapı ve laboratuvar yatırımları için sermaye harcamaları artırılmalı.
Hanehalkı üzerindeki yük azaltılmalı; beslenme, ulaşım, burs ve barınma desteği genişletilmeli.
Bütçe süreci şeffaf ve katılımcı bir yapıya kavuşturulmalı, TBMM’de sivil toplum ve akademi temsilcilerine düzenli söz hakkı tanınmalı.
SONUÇ
Rapor, Türkiye’nin eğitim harcamalarının uluslararası standartların gerisinde kaldığını; özellikle okulöncesi eğitime ayrılan payın çok düşük, yükseköğretim payının ise aşırı yüksek olduğunu vurgulandı. 2026 ve sonrasında eğitim bütçesinin eşitlik, verimlilik ve geleceğe hazırlık ilkeleriyle yeniden yapılandırılması gerektiğini öne çıkardı.
Sonuç bölümünde ise Türkiye’nin, çocukların iyi olma hâlini güvence altına alan, kapsayıcı ve dayanıklı bir eğitim sistemi kurması için bütçede köklü bir dönüşüm yapması gerektiği vurgulandı.